16 Kasım 2009 Pazartesi

DOĞRU SÖZLÜLÜK (SIDK)

allah-hu
Değerli dostlar,bu dersimizde bir müslümanın en önemli  sıfatlarından biri olan doğruluk hakkında olacaktır.Cenab-ı Allah Kuranda doğru insanlarla beraber olmamızı şöyle  enretmektedir.
:  { يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ } .
1. “Ey inananlar! Allah’a karşı saygılı olun ve özü-sözü doğru olanlarla beraber bulunun.”        Tevbe sûresi (9), 119
Sıdk, sözde ve özde doğruluk demektir. “Doğrularla beraber olmak”,ise  netice itibâriyle “doğruya destek vermek” demektir.Başka bir ayettede  doğrularla beraber olanların ecirleri hakkında,
{ وَالصَّادِقِينَ وَالصَّادِقَاتِ } .
2. “Doğru sözlü, doğru özlü erkek ve kadınlara Allah, bağışlanma ve büyük ecir hazırlamıştır.” Diye buyrulmaktadır. Ahzâb sûresi (33), 35
Âyet, özünde, sözünde ve işinde doğru olmanın iki önemli neticesini açıklamaktadır: Geçmişteki hataların bağışlanması (mağfiret) .. Gelecekte büyük ecir (mükâfat)… Bu, geçmişi ve geleceğiyle en büyük güvenceye sahip olmak demektir.Öncelikli olarakta Yaratanımıza karşı dürüst olmamız  gerektiği hakkında ayette ise,
:  { طَاعَةٌ وَقَوْلٌ مَّعْرُوفٌ فَإِذَا عَزَمَ الْأَمْرُ فَلَوْ صَدَقُوا اللَّهَ لَكَانَ خَيْرًا لَّهُمْ } .
3. “Allah’a karşı dürüst ve samimi davransalardı, elbette kendileri için çok daha iyi olurdu.”                   Muhammed sûresi (47), 21
Dürüstlük özellikle önceden temenni edilen şeylerin bedeline katlanmakla isbat edilebilir. Faydasını da ancak bu bedeli ödemeye hazır olanlar görür.Müslümana özünde, sözünde ve işinde dürüst olmak yaraşır.
Hadisler
« إِنَّ الصَّدْقَ يَهْدِي إِلَى الْبِرِّ وَإِنَّ الْبِرَّ يَهْدِي إِلَى الجَنَّةِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ ليصْدُقُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدِّيقاً ، وإِنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إِلَى الفجُورِ وَإِنَّ الفجُورَ يَهْدِي إِلَى النَّارِ ، وَإِنَّ الرَّجُلَ لَيَكْذِبُ حَتَّى يُكتَبَ عِنْدَ اللَّهِ كَذَّاباً »
1. Abdullah İbni Mes’ud ra’den rivâyet edildiğine göre Nebî sav şöyle buyurdu:
“Şüphesiz ki sözde ve işde doğruluk hayra ve üstün iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddîk (doğrucu) diye kaydedilir. Yalancılık, yoldan çıkmaya (fücûr) sürükler. Fücûr da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır. Buhâri, Edeb 69; Müslim, Birr 103-105.
Açıklamalar
Sıdk, sözünde ve işinde dürüst olmaktır. Kizb ise, bunun tam aksi davranmaktır.Sıddîk, doğruculuğu; kezzâb yalancılığı âdet edinmiş kişi demektir.
Dürüstlük, üstün iyilik demek olan birr’e; birr ise, cennet’e uzanan bir çizgidir. Sözünde ve işinde doğru olmaya gayret edenler, Nisâ sûresi’nin 69. âyetinde belirtildiği üzere, peygamberlikten sonraki en yüksek mertebeye (sıddîkıyet) ereceklerdir. Doğruluğu âdet edinmenin yolunu  yüce Allah Tevbe sûresi’nin 119. âyetinde, “Ey iman edenler! Allah’a karşı saygılı bulunun ve sâdıklarla beraber olun” fermânıyla göstermektedir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Her hayrın sebebi olan doğruluk teşvik edilmekte, her kötülüğün sebebi olan yalandan uzak kalınması istenmektedir.
2. Mükâfat ve cezâ, kulun yaptığı iyi ve kötü amellere göre söz konusu olur.
3. Doğrularla beraber olmak insanda “takvâ” duygusunu geliştirir.
« دَعْ ما يَرِيبُكَ إِلَى مَا لا يَريبُكَ ، فَإِنَّ الصِّدْقَ طُمأنينَةٌ، وَالْكَذِبَ رِيبةٌ »
2. Ebû Muhammed Hasan İbni Ali İbni Ebû Tâlib ra şöyle dedi:Ben Resûlullah sav’den:
Şüpheliyi bırak, şüphe vermeyene bak. Zira gönül, (sözde ve işde) doğrudan huzur, yalandan kuşku duyar” buyurduğunu belledim.   Tirmizî, Kıyâmet 60
Açıklamalar
. Şüphe veren ile vermeyeni tayin işinde ölçü, müslümanın gönlüdür. Çünkü kalp, doğrudan tatmin, yalandan tedirgin olur.Şüpheli şeyleri terketmek, bir çok sıkıntıdan peşinen kurtulmak demektir.Helâl ve haram şuuru, şüphelilere karşı gösterilecek dikkatli tavırlarla canlı tutulabilir. Özellikle haram sınırlarının hızla yok edildiği günümüzde bu konu daha bir nezâket ve ehemmiyet kazanmıştır. Şüphelileri terketmek, müslümanı günah işlemiş olma ihtimalinin kahredici endişesinden kurtaracaktır.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Şüphelilerden uzak durup helâl olanlara yönelmek gerekir. Harama düşmekten korunmak böylece sağlanmış olur.
2. İnsan “içine sinmeyen” veya “ içinin ısınmadığı” konulardan uzak kalmalıdır. Gönül yatkınlığı herkes için özel ölçüdür. “Müftiler fetvâ verse de sen gönlüne bak!” (Ahmed İbni Hanbel, Müsned IV, 194) hadîs-i şerîfi daima ölçü alınmalıdır.
3. Allah saygısı ile dolu olan müslümanlar, büyük günahlara düşme endişesi ile küçük günahlardan uzak dururlar.
« الْبيِّعَان بالخِيارِ ما لم يَتفرَّقا ، فإِن صدقَا وبيَّنا بوُرِك لهُما في بَيعْهِما ، وإِن كَتَما وكذَبَا مُحِقَتْ بركةُ بيْعِهِما ».
3. Ebû Hâlid Hakîm İbni Hizâm ra’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sav şöyle buyurdu:
Satıcı ve alıcı (söz kesip) pazarlığı bitirdikten sonra birbirlerinden ayrılmadıkça alış-verişi bozup bozmamakta serbesttirler. Eğer onların her biri karşılıklı olarak doğru söyler (mal ile paranın durumunu olduğu gibi) açıklar ise, alış-verişleri bereketli olur. Yok eğer gizler ve yalan beyânda bulunurlarsa, alış-verişlerinin bereketi kalmaz.”     Buhârî, Büyû’ 19, 22, 44, 46;  Müslim, Büyû’ 47.
Açıklamalar
Alış-verişte malın ve paranın durumunu olduğu gibi söylemek, varsa kusurlarını gizlememek veya yalan beyânda bulunmamak temel ilkedir. Doğru sözlülük, ticârette ve kazançta bereket vesilesidir. Aksi ise, alış-verişte hayır ve bereket bırakmaz. Doğruluğun ekonomiye bu açıdan etkisi inkâr edilemez.
Hadis, kazanma ve kâr kavramına ahlâkî ve mânevî boyut getirmektedir. Demek ki kazanma sadece rakamla ifâde edilecek bir konu değildir. Onda bir de “bereket ve hayırlılık yönü” vardır. Bu da dürüstlük ile sağlanabilmektedir. Yalan söyleyerek veya malın ayıbını gizleyerek, daha doğrusu karşısındakini aldatarak para kazanmak mümkün ise de bu, müslümanca bir tavır değildir. Zira Hz. Peygamber bir başka hadîs-i şerîfinde “Bizi aldatan bizden değildir” buyurmuştur (bk. Müslim, Îmân 164). O halde müslümanın gerçek kazancı, bütün muamelelerinde müslümanca yani dürüst davranmaktadır. Doğru sözlülük, özellikle kul haklarıyla ilgili konularda çok daha büyük önem arzetmektedir.
Bu açıdan bakıldığı zaman ticârî reklâmların çığırtkanlığa varmaması, yalan ihtivâ etmemesi, malın vasıflarını dosdoğru aksettirmesi gerekmektedir. Aksi halde büyük ölçüde  bir aldatma söz konusu olur. Yalana dayalı reklâmlarla elde edilen servetlerin, eninde-sonunda elden çıkacağı, kimseye hayretmeyeceği açıktır. Bu durum, sayısız misalleriyle ortadadır.
“Haksız kazanç”, “kara para” gibi kavramlar, müslümanın dürüstlük vasfına terstir. Az da kazansa müslümana doğruluk yakışır. Çünkü bereket dürüstlüktedir. Allah’ın bereket verdiği kazanç ise, asla küçük değildir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1.  Alış-verişe konu olan malın ve paranın ayıbını açıklamak gereklidir. Gizlemek haramdır. Kusurun sonradan ortaya çıkması pazarlığın feshine sebeptir.
2. Yalan berekete mânidir.
3. Doğru  tâcir az kâr etse de  kazancının bereketini görür.
Cenab-ı Allah doğrularla beraber olanlardan eylesin.
Cenab-ı Allah Peygamberi gibi Emin vasfı ile tanınan bir peygambere yakışan emin bir ümmet olmayı hepimize nasip etsin.
Amin….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder